Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
19:22 - 533 milyon Facebook kullanıcısının bilgileri sızdırıldı
23:10 - Millet İttifakı yönetecek
19:02 - Biden’dan İstanbul Sözleşmesi yorumu
00:40 - ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’dan ortak Suriye hakkında karar
00:28 - Litvanya, AstraZeneca aşısının kullanımını askıya aldı
00:12 - Cumhur İttifakı, seçim barajında uzlaştı
00:23 - S-400’den geri adım atmayız
00:17 - Biden, 1.9 trilyon dolarlık Kovid-19 ekonomik destek paketini imzaladı
17:50 - 92 yaşındaki kadın cinsel saldırıya uğrayıp öldürüldü
Baltık Denizi ülkeleri, Baltık Denizi’nin doğu kıyısı boyunca uzanan Kuzeydoğu Avrupa ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya’dır. Baltık Denizi’ne kıyısı olan ülkeler arasında Estonya, Letonya ve Litvanya, kökleri Hansa Birliği zamanına dayanan etkileyici bir kültürel mirası ve tarihi paylaşmaktadır. Baltık Devletlerinin toplam yüzölçümü 175,015 kilometrekaredir ve bu bölge, toplamda 6,3 milyon insana ev sahipliği yapmaktadır.
Baltık ülkeleri hakkında merak edilenleri, Türkiye’den yapılan Estonya, Letonya ve Litvanya vize başvurularında akredite kuruluş olan Vizem.net ekibine sorduk.
Baltık Denizi, Kuzeydoğu Avrupa’da bulunmakta ve Estonya, Letonya, Litvanya, Rusya, Polonya, Almanya, Danimarka, Finlandiya ve İsveç toprakları ile çevrelenmektedir.
Baltık ülkeleri haritası aşağıdaki görselde verilmiştir.
Baltık Denizi ülkeleri aşağıda listelenmiştir.
Estonya, kuzeyinde Finlandiya Körfezi ve batısında Baltık Denizi ile çevrelenmiş, Rusya ve Letonya’ya komşu olan bir Kuzey Avrupa ülkesidir.
Estonya’nın nüfusu, Estonya İstatistik Kurumu’nun 2022 yılı verilerine göre 1,328,439 kişidir.
Estonya nüfusu farklı etnik kökenlere sahip insanlardan oluşmaktadır; Estonya İstatistik Kurumu verilerine göre Estonya nüfusunun %68,8’i Estonyalı, %24,3’ü Rus, %2’si Ukraynalı, %0,9’u Belaruslu, %0,6’sı Finlandiyalı, %0,1’i Tatar, %0,3’ü Letonyalı, %0,1’i Polonyalı, %0,2’si Litvanyalı, %0,2’si Alman, %0,1’i Ermeni ve %0,1’i Azeridir.
Estonya’nın içinde bulunduğu Baltık toprakları tarih boyunca pek çok hükümdarın ilgisini çekmiş ve farklı ülkelerin hakimiyetine girmiştir; 9. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında Vikinglerin hakim olduğu Estonya coğrafyasında, devam eden yıllarda Almanlar, İsveçliler ve Ruslar hüküm sürmüştür. Estonya topraklarında milliyetçi fikirlerin yayılmaya başlaması, 1800’lü yılların sonlarında yaşanmıştır. 1889 yılında Estonya’da hakim olan Rus iktidarı, milliyetçilik akımının önünü kesebilmek adına bölgede Rus kültürünü yaymayı amaçlayan faaliyetlerde bulunmuş, eğitim sisteminde Rusça öğrenimini zorunlu hale getirmiş ve resmi işlemlerde Rusçanın kullanımını zorunlu kılmıştır. 1900’lü yılların başında Rus Devrimi hareketinin başlaması ile Estonyalıların bağımsızlık mücadelesi de başlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya’nın ağır bir yenilgi alması sonucu, Rusya yönetimi Estonya’ya özerklik vermeyi kabul etmiştir. Rus Kızıl Ordusu’nun Estonya topraklarından çekilmesini fırsat olarak gören Alman ordusu Estonya’yı işgal etmiştir. Alman işgali altında, Estonya 23 Şubat 1918 tarihinde Estonya Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınlamış ve yaklaşık iki yıl sürecek olan Estonya Bağımsızlık Savaşı’nı başlatmıştır. 1920 yılında savaşı kazanan Estonya, bağımsızlığını elde etmiş ve 1921 yılında Estonya Cumhuriyeti olarak Milletler Cemiyeti’ne katılmıştır. Estonya, bağımsızlığını ilan edişinin ardından parlamenter yönetim şeklini benimsemiştir. Estonya’daki Vaps Hareketi topluluğu, anti- komünist ve anti- parlamenter bir topluluktur ve 1933 yılında iktidara gelmeyi başarmıştır ancak 1934 yılında Vaps Hareketi hükümeti darbesiyle yönetimden alınmışlardır.
1934 yılında Estonya’da darbe ile başa gelen Konstantin Pats, otoriter bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Estonya’da Konstantin Pats’in iktidarda olduğu 4 yıllık dönem Sessizlik Dönemi olarak anılmaktadır. 1938 yılında otoriter bir iktidardan kurtulmayı başaran Estonya, 24 Eylül 1939 tarihinde Sovyet Ordusu’nun Tallin sularındaki tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Estonya, 1940 yılında Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmiş ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nin çekilmek zorunda kalması ile 22 Haziran 1941 tarihinde Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilmiştir. Nazi Almanyası’nın hakimiyetindeki Estonya, İkinci Dünya Savaşı sırasında çok büyük kayıplar vermiş ve nüfusunun 5’te 1’ini savaşta kaybetmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonunda Alman güçleri Estonya’dan çekilirken, Sovyet Ordusu Estonya’ya bir kez daha girmiş ve Estonya’da 1991 yılına kadar sürecek olan İkinci Sovyet Dönemi başlamıştır. Estonya, 1944 ile 1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin bir üyesi olmuş ancak 80’li yılların sonunda Sovyetler Birliği’nin güç kaybetmesi ile Estonya’da da milliyetçi hareketler başlamıştır. Estonya, 1991 yılında bir kez daha bağımsızlığını ilan etmiş ve o tarihten bu yana varlığını sürdürecek bağımsız Estonya Cumhuriyeti’nin ilk adımını atmıştır.
Estonya’nın Başkenti Neresidir?
Estonya’nın başkenti, Baltık Denizi kıyısında yer alan Tallin’dir. Tallin, Estonya’nın kuzeybatısında ve Finlandiya’nın başkenti Helsinki’nin 80 kilometre güneyinde yer almaktadır.
1991 yılından bu yana Estonya’nın başkenti olan Tallin’in yüzölçümü 159,2 kilometrekaredir. Estonya İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı verilerine göre Tallin, 438,341 kişilik bir nüfusa sahiptir.
Estonya’nın turizm sektörü, Estonya hükümetinin bu alanlardaki yatırımları ile özellikle 2000 sonrası dönemde oldukça gelişmiştir. Estonya Ekonomik İlişkiler ve İletişim Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre turizm sektörü Estonya’nın gayri safi milli hasılasının %7.8’ini oluşturmaktadır ve Estonya’yı ziyaret eden turist sayısı 2006 ve 2019 yılları arasında 2,26 milyondan 3,79 milyona yükselmiştir.
OECD’nin 2018 yılında açıkladığı rapora göre, Estonya en çok Finlandiya, Rusya, Letonya, Almanya ve İsveç’ten gelen turistleri ağırlamaktadır. Estonya’da turistler tarafından en çok ziyaret edilen şehirler Tallin, Tartu, Parnu ve Saaremaa şehirleridir.
Estonya’da gezilecek, turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerler aşağıda listelenmiştir.
Letonya, batı kıyısı Baltık Denizi ile çevrelenmiş, kuzeyinde Estonya, güneyinde Litvanya, doğusunda Rusya ve güneydoğusunda Belarus ile sınır komşusu olan bir Kuzey Avrupa ülkesidir.
Letonya’nın nüfusu, Letonya Ulusal İstatistik Kurumu’nun 2020 yılı sonu verilerine göre 1,893,223 kişidir.
2020 yılı sonu verilerine göre, Letonya nüfusunun %62,7’si Letonyalı, %24,5’i Rus, %2,2’si Ukraynalı, %3,1’i Belaruslu ve %2’si Polonyalıdır.
Haçlı Seferleri sırasında Baltık Denizi’ni aşmayı başaran Cermenler bugünkü Letonya topraklarını istila etmiş ve bölgeyi Hristiyanlaştırarak 1201 yılında Riga şehrini kurmuşlardır. 1230’lu yıllarda Cermenler, üç ayrı Letonya Krallığı’nı alarak Livonya Konfederasyonu’nu kurmuşlardır. Livonya Konfederasyonu’nun feodal yönetimine karşı ayaklanmalar uzun yıllar boyunca yaşanmış ve bölgedeki barış, 1282 yılında Riga ile birlikte pek çok Letonya şehrinin Hansa Birliği’ne katılması ile sağlanmıştır. Kuzey Alman Ticaret Ortaklığı olan Hansa Birliği’ne katıldıktan sonra Riga, Doğu Baltık ticaret yollarında önemli bir yer kazanmıştır. 1558 ve 1581 yılları arasında Rusya ile Lehistan, Litvanya ve Danimarka arasında Livonya Savaşı Rusya’nın yenilgisiyle sonuçlanmış ve bölge yönetimi, önce Litvanya Grandüklüğü’nün sonra da Lehistan- Litvanya Birliği’nin eline girmiştir. 1581’de Letonya toprakları ikiye bölünmüş, Daugava Nehri’nin kuzeyi İsveç’in, güneyi ise Litvanya’nın hakimiyeti altına alınmıştır. Riga’daki İsveç hakimiyeti, 1700’lü yılların başındaki Rus istilası ile sona ermiştir.
19. yüzyılın son çeyreğinde Rus hakimiyeti altındaki Letonya’da üniversiteler ve enstitüler kurulmaya başlamış, yükselen eğitim oranı ile birlikte Letonya’daki milliyetçi hareketler de artmıştır. Letonya’nın bağımsız bir ülke olması gerektiğini savunan kitle, 1905 Rus Devrimi döneminde fikirlerini açıkça dile getirmeye ve faaliyetlerde bulunmaya başlamıştır. 1917 yılında Rus Devrimi’nin sona ermesi ile Riga yönetimi, resmi politik özerklik başvurusunda bulunmuştur ancak aynı yılın eylül ayında Alman ordusu Riga’yı işgal etmiştir. Letonya’daki Alman işgali yaklaşık 1 yıl sürmüş ve işgalden kurtulan Letonya, 1918 yılı sonunda bir bağımsızlık bildirgesi yayınlamış ve Sovyet hükümeti Letonya’da bir komünist hükümeti kurulmasına izin vermiştir.
18 Kasım 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Letonya, İkinci Dünya Savaşı’nda bir süre Nazi Almanyası işgali altında kalmış ancak 1944 yılında Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını alarak 1990 yılına kadar Sovyetler Birliği’nin üye ülkelerinden biri olmuştur. Letonya, 21 Ağustos 1991 tarihinde Sovyetler Birliği’nden ayrıldığını açıklamış ve 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi olmuştur.
Letonya’nın başkenti, Baltık Denizi kıyısında ve ülkenin kuzeybatısında yer alan Riga’dır. Riga, Baltık ülkeleri sınırları içerisindeki en büyük şehirdir ve Daugava Nehri’nin Baltık Denizi’ne döküldüğü yerdir. 18 Ekim 1918 tarihinden bu yana Letonya’nın başkenti olan Riga’nın yüzölçümü 307,2 kilometrekaredir. Letonya Ulusal İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı sonu verilerine göre Riga, 614,618 kişilik bir nüfusa sahiptir.
Letonya’nın turizm sektörü, hala gelişmekte olan sektördür. Letonya Ekonomi Bakanlığı’nın 2016 yılında açıkladığı verilere göre, turizm sektörü Letonya’nın gayri safi milli hasılasının %4.5’ini oluşturmaktadır ve Letonya’yı ziyaret eden turist sayısı 2017 ve 2018 yılları arasında %8 oranında artarak 2.8 milyona ulaşmıştır. OECD’nin 2020 yılında açıkladığı rapora göre, Letonya en çok Rusya, Estonya, Almanya ve Litvanya’dan gelen turistleri ağırlamaktadır. Letonya’da turistler tarafından en çok ziyaret edilen şehir, ülkenin başkenti Riga’dır.
Letonya’da gezilecek, turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerler aşağıda listelenmiştir.
Litvanya, kuzeyinde Letonya, doğusunda Belarus, güneyinde Rusya ve Polonya ile komşu olan ve batısında Baltık Denizi’ne kıyısı bulunan bir Kuzey Avrupa ülkesidir.
Litvanya’nın nüfusu, Litvanya Ulusal İstatistik Kurumu’nun 2022 yılı verilerine göre 2,794,961 kişidir.
2011 yılı sonu verilerine göre, Litvanya nüfusunun %84,1’i Litvanyalı, %6,6’sı Polonyalı, %5,8’i Rus, %1,2’si Belarusludur.
Başlangıçta parçalanmış Baltık kabileleri tarafından yerleşilen Litvanya topraklarında, Mindaugas 6 Temmuz 1253’te taç giyerek ilk Litvanya kralı olmuştur. 14. yüzyılın sonlarına doğru Belarus, Ukrayna, Polonya’nın bir bölümü ve Rusya dahil Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçiren Litvanya, Avrupa’nın en büyük ülkesi haline gelmiştir. 1385 yılında Polonya ile Litvanya arasında yapılan bir anlaşma ile iki ülke birleşmiş ve Litvanyalılar Paganlığı bırakarak Hristiyanlığı kabul etmiştir. 15. yüzyılda Litvanya’da soylularda başlayan birlik karşıtı fikirlerin ülke geneline yayılması ile Litvanya, kendine Polonya’nın yerine yeni bir ortak bulma çabasına girmiştir. 15. yüzyılın sonlarına doğru Rus knezliklerinin artan gücü, Litvanyalılar ile Ruslar çıkan Livonya Savaşı’na sebep olmuştur. 15 Ocak 1582 tarihinde Rusya ile Lehistan- Litvanya Birliği arasında imzalanan bir antlaşmayla Rusya, Livonya üzerinde iddia ettiği tüm haklardan vazgeçmiş ve Livonya Savaşı sona ermiştir.
18. yüzyılın başlarında Litvanya, Büyük Kuzey Savaşı’nda büyük bir darbe alarak veba ve yoksulluk sonucunda nüfusunun %40’ını kaybetmiştir. 1700’lü yılların sonunda Litvanya- Polonya Birliği’nin dağılmasının ardından Litvanya topraklarının büyük bölümünü Rusya almıştır. 1800’lü yılların sonlarında yaşanan Osmanlı- Rus savaşlarında arabuluculuk görevini üstlenen Almanya’nın Rusya ile arası açılmış ve Rusya, Almanya ile mücadelesinde Litvanya topraklarını savaş alanı olarak kullanmıştır. Uzun yıllar süren Almanya ve Rusya arasındaki savaşlar sonucu Litvanya’da yaşanan istikrarsızlık sebebiyle nüfusun yaklaşık %20’si Litvanya’yı terk etmiştir. 1900’lerin başında Litvanya’yı terk edenlerin çoğunluğu Amerika’ya göç etmiştir.
20. yüzyılın başlarında Litvanya’daki politik ve ekonomik istikrarsızlık ortamı, Litvanya bağımsızlığını destekleyen örgütlerin kurulmasına zemin hazırlamış, 16 Şubat 1918 tarihinde Litvanya bağımsızlığını temel alan bir deklarasyon yayınlanmıştır. Litvanya’nın bağımsızlığını ilan etme çalışmaları sonucunda, Litvanya ile Almanya ve Polonya’nın arasındaki ilişkilerin gerilmesi sebep olmuştur. 20. yüzyılda Litvanya, önce Polonya ve sonrasında Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiştir. Litvanya’daki Nazi Almanyası işgali, Sovyetlerin 1944’te Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurmasıyla sona ermiştir. Litvanya’nın Sovyetler Birliği’ndeki varlığı 1990 yılına kadar devam etmiştir, 11 Mart 1990 tarihinde Litvanya’da bağımsızlık bildirgesi yayınlanmıştır.
Bağımsızlığını ilan eden Litvanya, 1991 yılında uluslararası platformda büyük ölçüde tanınmış ve 17 Eylül 1991 tarihinde Birleşmiş Milletler’e katılmıştır. Sovyet orduları 1993 yılında Litvanya topraklarından tamamen ayrılmış ve Litvanya, 1994 yılında NATO üyeliğine aday olmuştur. Yapılan düzenlemelerle serbest piyasa ekonomisini benimseyen Litvanya, 2004 yılında NATO’ya, 2007 yılında ise Avrupa Birliği’ne üye olmuştur.
Litvanya’nın başkenti ve en büyük şehri, ülkenin güneydoğusunda yer alan Vilnius’tur. Vilnius, İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Avrupa’da Yahudi nüfusun en fazla olduğu şehirlerden biridir. 1922 yılından bu yana Litvanya’nın başkenti olan Vilnius’un yüzölçümü 401 kilometrekaredir. Litvanya Ulusal İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı sonu verilerine göre Vilnius, 592,389 kişilik bir nüfusa sahiptir.
Litvanya’nın turizm sektörü, hala gelişmekte olan sektördür. 2016 yılı Dünya Bankası verilerine göre, turizm sektörü Litvanya’nın gayrisafi milli hasılasının %5.3’ünü oluşturmaktadır ve Litvanya’yı ziyaret eden turist sayısı 2017 ve 2016 yılları arasında %6,2 oranında artarak 3.25 milyona ulaşmıştır. OECD verilerine göre, Litvanya en çok Rusya, Belarus, Almanya, Polonya, Letonya, Estonya ve Finlandiya’dan gelen turistleri ağırlamaktadır. Litvanya’da turistler tarafından en çok ziyaret edilen şehirler Vilnius, Kaunas, Klaipeda, Panevėžys ve Kėdainiai’dir.
Litvanya’da gezilecek, turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerler aşağıda listelenmiştir.
Estonya, Letonya ve Litvanya geçerli bir Schengen vizesi ile gezilebilmektedir. Baltık ülkeleri gezisi yapabilmek için öncelikle hangi ülkede ne kadar kalınacağının, hangi ulaşım yoluyla gidileceğinin ve nerelerde konaklanacağının belirlenmesi ve Schengen bölgesine ilk girişin yapılacağı ülkeden Schengen vizesinin alınması gerekmektedir. Estonya, Letonya ve Litvanya ülkelerinin tamamında gezilecek yerler, bir rehber eşliğinde Baltık ülkeleri turu ile gezilebilmektedir ve Baltık ülkelerinin tamamına uçakla, trenle ve karayolu ulaşımı ile ulaşmak mümkündür.
Baltık ülkelerini ziyaret etmek isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından Schengen vize başvurusu işlemlerine dair bilinmesi gerekenleri, Vizem.net danışmanlarına sorduğumuz sorularla öğrendik.
Baltık ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sahip oldukları pasaport türüne ve seyahat süresine bağlı olarak vize istemektedirler.
Baltık ülkelerini ziyaret etmek isteyen umuma mahsus (bordo) pasaport sahibi T. C. vatandaşlarının, seyahat süresi fark etmeksizin Schengen vizesi almaları gerekmektedir. Diplomatik (siyah), hizmet (gri) ve hususi (yeşil) pasaport sahibi T. C. vatandaşları, 90 günü aşmayan seyahatlerinde Baltık ülkelerine vizesiz gidebilmektedirler ancak 90 günden uzun süren seyahatlerde, seyahat amacına uygun Schengen vizesi almaları gerekmektedir.
Baltık ülkeleri Schengen vize başvurusu için gerekli evraklar aşağıda listelenmiştir.
Baltık Denizi ülkeleri için Schengen vize başvurusu ülkelerin her birinin Dış Temsilciliği veya yetkili aracı kurum üzerinden yapılmaktadır.
Estonya vize başvurusu, Ankara Estonya Büyükelçiliğinden veya yetkili aracı kurum VFS Global Estonya vize başvuru merkezinden yapılabilmektedir. Büyükelçilik üzerinden yapılan Estonya vizesi başvurularında, önceden online olarak randevu alınması gerekmektedir.
Letonya vize başvuruları, Ankara Letonya Büyükelçiliğinden veya yetkili aracı kurum VFS Letonya vize başvuru merkezlerinden yapılabilmektedir.
Litvanya vize başvuruları, yetkili aracı kurum olan VFS Global Litvanya vize başvuru merkezlerinden yapılabilmektedir.
Baltık ülkeleri için Schengen vize başvurusu, ülkelerin Büyükelçilikleri veya yetkili aracı kurumun vize başvuru merkezleri üzerinden yapılmaktadır. Baltık ülkeleri Schengen vizesi başvurusunda bulunmak için öncelikle seyahat süresine ve seyahat amacına uygun vize türünün belirlenmesi ve o vize türü için gereken evrakların hazırlanması gerekmektedir.
Baltık ülkeleri Schengen vizesi başvurularında gerekli evraklar hazırlandıktan sonra seyahat tarihinden en geç 15 önce, vizesi alınacak olan ülkenin Büyükelçiliğinden veya yetkili aracı kurumun vize başvuru merkezinden randevu alınması gerekmektedir.
Baltık ülkeleri Schengen vize başvurusu randevularında vize için gerekli evraklar ibraz edilmekte, vize başvuru ücreti ödenmekte ve biyometrik işlemler kapsamında başvuru sahibinin parmak izleri alınmaktadır. Baltık ülkeleri için Schengen vizesi başvurusu yapacak ve son 59 ay içerisinde VIS sistemine parmak izi kaydı alınmış olan kişilerin, vize başvuru merkezine gitmesine gerek kalmadan başvuru evraklarını Vizem.net merkez ofisine iletmeleri, vize başvurularının tamamlanması için yeterlidir.
Baltık ülkeleri Schengen vize başvuru harç ücreti yetişkinler için 80 Euro ve 6- 12 yaş aralığındaki çocuklar için 40 Euro tutarındadır, 6 yaşından küçük çocuklar için ise ücretsizdir.
Baltık ülkeleri için Schengen vize ücreti; vize harcı, danışmanlık hizmeti, biyometri işlemleri, seyahat sağlık sigortası ve gerekli görüldüğü durumlarda yeminli tercüme ücreti dahil 2022 yılı için toplamda 220 Euro tutarındadır.
Baltık ülkeleri için Schengen vizesi, ortalama 10 ile 15 iş günü içinde çıkmaktadır ancak Büyükelçilik vize bölümünde yoğunluk yaşanması, ibraz edilen belgelerin yetersiz bulunması sonucu Büyükelçiliğin ek belge talebinde bulunması ve başvurunun inceleme aşamasının başvuru yapılan ülkenin resmî tatil günlerine denk gelmesi durumlarında Schengen vizesinin çıkma süresi uzayabilmektedir.
Vize süresini kısaltmak için gerekli vize evraklarının eksiksiz ve seyahat planını destekler nitelikte hazırlanması gerekmektedir. Schengen vizeleri için acil vize başvurusu vizem.net danışmanlığında yapılabilmektedir.